Ad Code

Responsive Advertisement

Belki Geç...Ama Hep Tam Zamanında...

 

Bazen yaşadığımız şeylerin değerini o anda anlayamayız.

O an için sanki büyük bir kayıp gibi gelir.
Ama zamanla fark ederiz ki o kayıp aslında bizi daha iyi bir yere götürmüş.

İnsan hayatında bazı şeylerin olması gerekir…
Ve bazı şeylerin olmaması da gerekir.
Bu "olmayanlar", sizi koruyan görünmez dualardır.

Hepimizin içinde bir ses var
Bazıları ona sezgi der, bazıları içgüdü…
Ama o ses hep vardır.
Size doğru olanı fısıldar.
Sorun şu ki, biz çoğu zaman o sesi bastırırız.

Başkalarının ne diyeceğini düşünürüz,
Toplumun beklentilerini önceliğe alırız,
Ve kendimizden uzaklaşırız.

Ama ne zaman ki o iç sesi dinlersiniz,
Hayat sizi olması gereken yere götürmeye başlar.

Yol bazen dikenlidir,
Bazen yalnız hissedersiniz…
Ama içinizdeki huzur sizi asla yanıltmaz.

Çünkü gerçek mutluluk;
her şey mükemmel olduğunda değil,
her şeyin yolunda olmamasına rağmen
sizin içsel olarak dengede olmanızdadır.

Bazen bir şeyler için ne kadar çabalarsanız çabalayın, olmaz.
Kapılar kapanır, yollar tıkanır…
Ve siz kendi kendinize sorarsınız:
"Neden? Ben elimden geleni yaptım..."

Ama bilmezsiniz ki:
O kapının ardında sizin için hayırlı olmayan şeyler vardı.
Belki gururunuzu kıracak,
belki sizi siz olmaktan uzaklaştıracak olaylar…

Hayat bazen sizi korumak için engeller.
Ve o engelleri ‘başarısızlık’ sanırsınız.
Halbuki onlar sizin dua ettiğiniz şeye giden yoldur.
Sadece henüz o duanın kabul şekliyle tanışmamışsınızdır.

Bir insan ne zaman gerçekten güçlenir bilir misiniz?
Her şey üstüne geldiğinde bile;
yine de zarif kalabildiğinde.

Kırılmadan değil,
kırıldığını kimseye yüklemeden devam ettiğinde…
Sessizce dua edip, sessizce yoluna devam ettiğinde…
İşte orası insanın asıl büyüdüğü yerdir.

Zamanla öğreniyorsunuz...

İnsanları zorla hayatınızda tutamayacağınızı.
Sevgi dilenerek kalıcı olmayacağını.
Hak etmediğiniz davranışlara sürekli bahane bulmanın sizi sadece yıpratacağını.

Bazen gitmesine izin vermek gerekir.
Bazen sessiz kalmak, en yüksek çığlıktır.
Ve bazen vazgeçmek, pes etmek değil;
kendinizi seçmektir.

Bir süre sonra anlıyorsunuz ki...
Kimse sizin gibi sevmiyor.
Sizin kadar içten, sizin kadar samimi...

Ve bu kötü bir şey değil.
Siz farklısınız.
Kalbiniz yumuşak, niyetiniz temiz.
Sadece herkesin taşıyamayacağı kadar gerçeksiniz.

Bir yerden sonra şunu da öğreniyorsunuz:
Kim ne yaparsa kendine yapar.
Siz iyi niyetle yaklaştınız diye herkesin kalbi temiz olmuyor.
Siz incitmemek için sustunuz,
Ama onlar sustuğunuz her anı zayıflık sandılar.

Ve en çok da…
En çok da "Ben olsam böyle yapmazdım" dediğiniz insanlar üzer.

Ama bir noktadan sonra kabulleniyorsunuz:
Herkes kendini yansıtır.
Siz sevginizi, onlar ise gölgesini…

Ve içinizde bir yer sessizce fısıldar:
"İyiliğinden vazgeçme."
Çünkü dünya karanlıkla değil,
birbirimize tuttuğumuz ışıkla aydınlanır.

Bir süre sonra şunu da fark ediyorsunuz:
Herkesle her şey konuşulmaz.
Herkes yüreğinizin derinliğini anlayamaz.
Bazı insanlar sadece duymak istediklerini duyar.
Ve siz ne kadar anlatırsanız anlatın,
anlamak istemeyene söz geçmez.

İşte tam da burada,
sessizliğin değeri ortaya çıkar.

Her şeye cevap vermek zorunda değilsiniz.
Her yaranızı göstermek zorunda da değilsiniz.
Bazı şeyleri sadece kalbiniz bilsin.
Bazı acılar sadece Allah’la aranızda kalsın.

Ve bilin ki,
hiçbir dua cevapsız kalmaz.
Belki hemen değil…
Ama tam vaktinde, en hayırlı hâliyle gelir.

Zamanla şunu da öğreniyorsunuz:
Her "kaybediş", aslında bir kazanımdır.
Her giden, ardında bir ders bırakır.
Ve her yara, sizi olmanız gereken kişiye biraz daha yaklaştırır.

Hayat bazen yavaşlatır sizi,
bazen durdurur,
bazen de öyle bir yere düşürür ki
yeniden kalkmayı öğrenirsiniz.

O anda anlamazsınız belki,
“Niye ben?” diye sorarsınız.
Ama sonra…
Bir gün dönüp baktığınızda,
“İyi ki böyle olmuş.” dersiniz.
Çünkü o kırıldığınız yer,
ışığın içeri sızdığı yerdir.

İçinizde hâlâ söylemek istediğiniz bir şey varsa,
duyamadığınız bir dua,
tam dile gelmemiş bir umut,
bilin ki…
Rabb’iniz hepsini duyuyor.
Sessizliğinizi de, sabrınızı da, gözyaşınızı da biliyor.

Hiçbir şey boşa gitmiyor.
Her şey kayıt altında.
Ve hiçbir emek, karşılıksız kalmaz.

Ve bir gün…
Her şeyin neden böyle olduğunu anlayacaksınız.

O sessizce giden insanların,
cevapsız kalan duaların,
sabırla beklediğiniz zamanların aslında
sizi daha güçlü, daha bilge ve daha derin biri yapmak için yaşandığını göreceksiniz.

Hayat bazen verir,
bazen alır.
Ama neyi neden yaptığına hep bir hikmet gizlidir.
Siz yeter ki inanmaya devam edin.

🌙 Çünkü:

“Gecenin en karanlık anı,
şafağın en yakın olduğu andır.”

Ve unutmayın…

Bir kalp iyilikle attığında,
hayat da ona iyilikle karşılık verir.

Belki geç…
Ama hep tam zamanında.

Yıldızlara Fısıldayan Kadın

 

Post a Comment

0 Comments

Close Menu