Gezegen Enerjilerini Aktifleştiren Dualar - Manevi Latife Çalışmaları
Her bir Graha (gezegen),
kendine özgü bir frekansta titreşir.
Bu frekans, o gezegenin enerji merkezi yani "latife"si ile ifade edilir.
Bir gezegenin latifesini
okuduğumuzda, aslında doğrudan o gezegenin enerjisini çağırmış, onunla rezonansa
girmiş oluruz.
Dolayısıyla bu latifeleri doğru telaffuz etmek son derece önemlidir.
Ancak doğru ses ile okunduğunda o enerji aktif hale gelir.
Bugün burada dokuz gezegenin
tümünün latifelerinin telaffuzlarını öğreneceğiz.
☀️ Güneş – Nur Suresi 35. Ayet
اللَّهُ
نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ
مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ ۖ
الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ ۖ
الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ
يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ
لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ
يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ ۚ
نُّورٌ عَلَىٰ نُورٍ
يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاءُ ۚ
وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ ۗ
وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Allahu
nûru-s semâvâti vel-ard.
Meselu nûrihi ke-mişkâtin fîhâ misbâh.
El-misbâhu fî zücâceh.
Ez-zücâceh ke-ennehâ kevkebun durrîyy.
Yûkadu min şeceratin mubârakah,
zeytûnetin lâ şarkiyyete ve lâ garbiyyete.
Yekâdu zeytuhâ yudî'u ve lev lem temsess-hu nâr.
Nûrun alâ nûr.
Yehdillâhu li-nûrihi men yeşâ.
Ve yadribu-llâhul emsâle lin-nâs.
Vallâhu bi-kulli şey'in alîm.”
"Allah,
göklerin ve yerin nurudur.
O'nun nurunun misali, içinde bir kandil bulunan bir oyuk gibidir.
O kandil bir cam içindedir.
O cam sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır.
O kandil, mübarek bir zeytin ağacından çıkan yağ ile yakılır;
ne doğuya, ne de batıya aittir.
Neredeyse o yağ, ateş ona dokunmasa bile ışık verir.
Bu, nur üstüne nurdur.
Allah, dilediğini nuruna hidayet eder.
Allah insanlara misaller verir.
Ve Allah, her şeyi hakkıyla bilendir."
🌟 Bazı Kelime Açıklamaları:
Arapça
Kelime |
Anlamı |
نُورُ (Nûr) |
Işık, aydınlık, hidayet, ilahi enerji |
مِشْكَاةٍ |
Oyuk veya kandil yuvası (kalp olarak da
yorumlanır) |
مِصْبَاحٌ |
Kandil, ışık kaynağı |
زُجَاجَةٍ |
Cam |
كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ |
Parlak inci gibi yıldız |
شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ |
Bereketli ağaç (zeytin) |
نُّورٌ عَلَىٰ نُورٍ |
Nur üstüne nur (iman + hidayet + nuraniyet) |
يَهْدِي اللَّهُ |
Allah hidayet eder |
📿 Tasavvufî Yorumu (Özetle):
- "Nişe
(mişkât)" → Kalp’tir (nûrun yerleştiği yer).
- "Kandil
(miṣbâḥ)" → İman ve marifet nurudur.
- "Cam
(zucâce)" → Kalbin safiyet derecesi.
- "Zeytin Yağı"
→ Tertemiz fıtrat, peygamberlerin nuru.
- "Nur ‘alâ
nûr" → Kalpteki fıtrat + iman + zikir + marifet = birleşik nur.
🌙 Ay : Nuh Suresi 16. Ayet
وَجَعَلَ الْقَمَرَ فِيهِنَّ
نُورًا وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِرَاجًا
Ve ce’ale’l-kamera fîhinne
nûran ve ce’ale’ş-şemse sirâcen.
“Ve (Allah), o (yedi gök)
içinde Ay’ı bir nur (aydınlık kaynağı), Güneş’i ise bir lamba (ışıyan bir
kaynak) kıldı.”
📚 Tefsirî Notlar:
🔹 "نُورًا (nûran)" – Ay’ın ışığı yansıtıcıdır,
nur kavramı burada ilahi bir yumuşaklık, sükûnet ve gecelik huzur anlamında
gelir.
🔹 "سِرَاجًا (sirâcan)" – Güneş’in
ışığı ise doğrudan enerji kaynağıdır, bu yüzden sirâc = alevli lamba ifadesi
kullanılmıştır.
🕋 Tasavvufî İşaret:
Bu ayette “nur” ve “sirâc”
kavramları, bâtınî anlamda şunu da işaret eder:
- Ay (nur) = Yansıtan
kalp (kıblenur, tecelli merkezi)
- Güneş (sirâc) = Kaynak
olan ruhânî enerji (nübüvvet nuru)
يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنكُمْ ۚ وَخُلِقَ
الْإِنسَانُ ضَعِيفًا
Yurîdullâhu en yukhaffifa ‘ankum, ve khuliḳal-insânu
da‘îfâ.
“Allah, sizin için (hükümleri) kolaylaştırmak
ister. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.”
📚 Tefsirî Açıklama:
- "يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنكُمْ"
→ Allah Teâlâ, kullarına ağır yük yüklemek istemez; rahmet ve kolaylık murat eder. - "وَخُلِقَ الْإِنسَانُ ضَعِيفًا"
→ İnsan zayıf, sabırsız, aceleci, arzulara meyilli bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu zayıflık, onun nefs, şeytan, dünya ve hevâ ile mücadeleye muhtaç olduğunu gösterir.
🕋 Tasavvufî Yorum:
Bu ayet, nefsi güçlü zannedenlerin gafletini kırar.
Gerçek güç, ancak nûr ve rûh
ile Allah’tan gelen yardımda saklıdır.
İnsan nefsen zayıftır – ama rûhen kuvvet bulur.
Bu yüzden "يَا قَوِيُّ" diye zikir eden, zayıflığını kabul edip ilahî kuvvete yönelir.
🌑 Ayette Geçen Temel Gerçek:
"وَخُلِقَ الإِنسَانُ ضَعِيفًا"
“İnsan zayıf yaratılmıştır.”
Bu ifade, nefsin mahiyetini ve mücadele ihtiyacını ortaya
koyar. Tasavvuf yolunda bu zayıflık, nefsin dört temel düşmanla kuşatılması şeklinde
tanımlanır:
🔥 Dört Büyük Düşman (Tasavvufî Eğitimde):
- نَفْس (Nefs) –
İçsel düşman, şehvet ve tembellik kaynağı
- شَيْطَان (Şeytan) – Vesvese ve inkâr tohumlayıcı
- هَوَى (Hevâ) –
İstekler, arzuların kontrolsüzlüğü
- دُنْيَا (Dünyâ) –
Geçici lezzetlerle meşguliyet
🧠 Latîfe-i Nefs ve Bu Ayet:
🔹 Latîfe-i Nefs (نَفْس)
- Ruhun en alt merkezidir.
- Maddi arzular, öfke, kin, şehvet,
tembellik burada barınır.
- Bu merkez “zayıf yaratıldınız” ayetinin doğrudan
karşılığıdır.
- Islah edilmeden, kişi mümin olsa
bile sürekli hata eder.
🕊 Terbiye Yolu:
1. Mücahede (Mücadele):
Nefsin arzularına
karşı sürekli mücadele (riyâzat, sabır, oruç, susma)
2. Murakabe:
Nefsi denetlemek,
hangi hali baskın anlamak.
3. Zikir:
Zikirle kalbe nûr
iner, nûr nefsi yakar, zayıflığını fark ettirir.
4. Mürşid:
Bir rehber
olmadan nefsle mücadele çoğu zaman yenilgiyle sonuçlanır.
💠 Zikri Önerisi (Latîfe-i Nefs için):
“يَا قَوِيُّ، يَا نُورُ، يَا هَادِي”
(Ey Kudret Sahibi, Ey Nûr, Ey Hidayet Edici!)
Bu zikir, nefsin zayıflığını kabul edip Allah’tan kuvvet istemek
demektir.
✅ Bu Ayetin Ruhani Özeti:
Unsur |
Açıklama |
Zayıflık |
Nefsin gerçek mahiyeti, gaflet,
istek ve zaaflarla doludur |
Kolaylaştırma |
Allah, nefsin zaafını bildiği için
ibadetleri hafifletmiş, rahmet sunmuştur |
Yol |
Mücadele + zikir + murakabe + mürşid
= nefsin ıslahı ve rûhânî yükseliş |
وَعَلَّمَ آدَمَ الْأَسْمَاءَ
كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلَائِكَةِ فَقَالَ أَنْبِئُونِي بِأَسْمَاءِ
هَٰؤُلَاءِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Ve ‘alleme âdeme’l-esmâe
küllehâ, summe ‘arađahum ‘ale’l-melâiketi fe-kâle enbiûnî bi-esmâ’i hâulâ’i in
kuntum sâdikîn.
“(Allah) Âdem’e bütün
isimleri öğretti. Sonra onları meleklere arz etti ve dedi ki:
'Eğer doğru sözlüyseniz, bana bunların isimlerini haber verin.'”
📚 Tefsirî Açıklama :
- "عَلَّمَ آدَمَ
الْأَسْمَاءَ كُلَّهَا"
→ Allah Teâlâ, Hz. Âdem عليه السلام'e eşyaların isimlerini, yani ilim, kavram, mahiyet ve hikmetlerini öğretti. - Bu ilim sadece lügat
bilgisi değil, aynı zamanda varlıkların hakikati, isimlerinin sırrı, hatta
bazı mutasavvıflara göre esma-i hüsnânın yansımalarıdır.
- Melekler böyle bir
bilgiye sahip değildi. Onların görevi zikir ve itaatti; bu ayetle insanın
ilimle üstünlüğü ortaya konuldu.
🕋 Tasavvufî Yorumu:
- “Esma” burada sadece
nesnelerin adı değil, zâhir ve bâtın manalarıyla varlık bilgisi
anlamındadır.
- Hakiki marifet,
Allah’ın öğrettiği esmaları rûhen kavrayabilmektir.
- Hz. Âdem عليه السلام bu
ilimle halîfetu fîl-ard (yeryüzünde halife) olmuştur.
🧠 Tasavvuf ve Latîfe Bağlantısı:
- Bu ayet doğrudan Latîfe-i
Akl (Zihinsel merkez) ve Latîfe-i Rûh (İlâhî ilmin yansıması) ile
bağlantılıdır.
- Hakiki “ilim”, ezber
değil; nurla birleşen anlayıştır.
- Esma-i Hüsnâ’yı
zikirle, bu nur yeniden kazanılır.
📿 Zikir Tavsiyesi (İlim talebi için):
"رَبِّ زِدْنِي
عِلْمًا" (Tâhâ – 20:114)
"Rabbim! İlmimi artır."
"يَا عَلِيمُ، يَا
حَكِيمُ، يَا فَتَّاحُ"
(Ey Her Şeyi Bilen, Ey Hikmet Sahibi, Ey Kalpleri Açan!)
♃ Jüpiter: Furkan Suresi, 74.ayet
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ
رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ ۖ
وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
📙 Türkçe Okunuşu:
Vellezîne yekûlûne:
"Rabbenâ heblenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrate a‘yunin,
vec‘alnâ lil-muttaqîne imâmâ."
"Ve onlar şöyle dua
ederler:
'Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve soyumuzdan göz aydınlığı (olacak kimseler)
bağışla.
Ve bizi takvâ sahiplerine (örnek olacak) bir önder kıl.'"
📚 Tefsirî Açıklama:
- "قُرَّةَ
أَعْيُنٍ" (göz aydınlığı):
- Hem dünyada sevinç
kaynağı olacak salih eş ve evlatlar,
- Hem de ahirette
cennette birlikte olacak mükemmel aile isteğidir.
- "وَاجْعَلْنَا
لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا"
- Sadece kendi
kurtuluşunu değil, başkalarına da hidayet vesilesi olmayı isteyen bir
duadır.
- Bu dua, mürşid,
rehber, imam-ı muttakî, örnek şahsiyet olmayı istemektir.
🕋 Tasavvufî Yorumu:
🔹 Bu ayet, sadece evlilik ve çocuk duası
değildir — aynı zamanda:
- Ahlâkî önderlik,
- Sûret ve sîret
bütünlüğü,
- Zürriyetle sadaka-i
câriye oluşturma,
- Ve en önemlisi velâyet
talebidir.
🔹 "Takva sahiplerine imam" olmak, nefsi
arındırmış, kendi kalbini Allah’a teslim etmiş ve artık başkalarının kalbine
yol gösteren kişi olmak demektir.
🧎♂️ Zikir ve Dua Önerisi:
"اللّٰهُمَّ اجْعَلْنِي
لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا، وَمِنْ أَهْلِ الْقُلُوبِ وَالنُّورِ
وَالْهِدَايَةِ"
"Ey
Allah’ım! Beni takva sahiplerine imam, kalp ve nur ehline rehber eyle."
"يَا نُورُ، يَا هَادِي،
يَا وَلِيُّ، اجْعَلْنِي سَبَبًا لِلْهُدَى"
"Ey
Nûr, Ey Hidayet Eden, Ey Velî! Beni hidayete vesile kıl."
♀️ Venüs: Ali İmran Suresi 14. Ayet
زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ
الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْأَنْعَامِ
وَالْحَرْثِ ۗ ذَٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَاللَّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ
Zuyyine li’n-nâsi ḥubbu’ş-şehavâti mine’n-nisâ’i ve’l-benîne
ve’l-kanâtîri’l-mukantareti mine’z-zehebi ve’l-fiḍḍati
ve’l-khayli’l-musavvemeti ve’l-an‘âmi ve’l-ḥarth.
Zâlike
metâ‘u’l-ḥayâti’d-dunyâ.
Vallâhu
‘indehû ḥusnu’l-meâb.
“Kadınlara, oğullara, yığın yığın altın ve gümüşe, salınmış
atlara, davarlara ve ekinlere karşı duyulan şehvet (arzu) insanlara süslü
gösterildi.
Bunlar
dünya hayatının geçici metâlarıdır.
Oysa
en güzel varış yeri Allah katındadır.”
📘 (Âl-i İmrân,
3:14)
📚 Tefsirî Açıklama (Özet):
🔸 Ayette geçen şehvet
(شَهَوَات) meşru fıtrî arzuları ifade eder, ama bunlara aşırı bağlılık insanı gaflete götürür.
🔸
Burada altı temel dünya arzusuna işaret edilmiştir:
- Kadın (cinsellik ve şehvet)
- Evlat (soy, güç)
- Mal (altın ve gümüş)
- Atlar (güç, hız, prestij)
- Hayvanlar (mülkiyet ve bolluk)
- Ekinler (üretim ve ziraî kontrol)
🕋 Tasavvufî Yorum:
🔥
Bu ayet, doğrudan Latîfe-i
Nefs’in altı temel meyliyle ilgilidir:
Dünya Metası |
Latîfe Üzerindeki Etkisi |
Nefsî Tepkisi |
Kadın (şehvet) |
Latîfe-i Nefs |
Cinsel zaaf, harama yönelim |
Evlat |
Latîfe-i Kalb/Nefs |
Gurur, mal sevgisi, bağlanma |
Altın/gümüş |
Latîfe-i Nefs/Sirr |
Hırs, kibir, israf |
Atlar (güç/sembol) |
Latîfe-i Ruh |
Riya, gösteriş, makam tutkusu |
Hayvanlar |
Latîfe-i Nefs |
Mülkiyet arzusu, tamah |
Ekinler |
Latîfe-i Nefs/Kalb |
Doyumsuzluk, dünyevî planlara tapma |
💠 Ayetin Sonu:
“Vallâhu ‘indehû husnu’l-meâb”
“Asıl güzel dönüş yeri Allah katındadır.”
Bu ifade, dünya
süslerinin nihai hakikat olmadığını, kalbin
ve ruhun yönelmesi gereken yerin Allah olduğunu öğretir.
🧘♂️ Zikir Önerisi (Dünya Şehvetine Karşı):
"يَا زَاهِدُ، يَا حَكِيمُ، يَا نُورُ، يَا غَنِيُّ، يَا حَلِيمُ"
(Ey Zühd Sahibi, Ey Hikmet Veren, Ey Nûr, Ey Gerçek Zenginlik
Sahibi, Ey Hilm Sahibi!)
🌿 Dua Önerisi:
اللّٰهُمَّ لَا تَجْعَلْ الدُّنْيَا أَكْبَرَ هَمِّنَا، وَلَا مَبْلَغَ
عِلْمِنَا، وَاجْعَلْ هِمَّتَنَا إِلَيْكَ يَا رَبَّ العَالَمِينَ
“Allah’ım! Dünyayı en büyük derdimiz, ilimle sınırımız kılma.
Gayretimizi
Sana yönelt, ey âlemlerin Rabbi!”
♄ Satürn: İnşirah Suresi, 6. Ayet
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
İnne me‘a’l-‘usri yusrâ
“Muhakkak ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”
📚 Tefsirî Açıklama:
- Bu âyet, zorluklardan geçen her
kul için ilâhî bir teselli ve teminat
taşır.
- Ayette "مع"
(beraber) ifadesi kullanılmıştır. Yani zorluk bittikten sonra değil, zorlukla eş
zamanlı olarak bir kolaylık mevcuttur.
- Bir önceki (5. âyet) de aynısını
söylemişti:
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا – “Zorlukla birlikte kolaylık vardır.”
🔁 Bu tekrar, kat’î
bir ilahî vaadi vurgular.
🕋 Tasavvufî Yorum:
- Latîfe-i
Nefs terbiyesinde mürid, nefsiyle
mücadelede “zor” ile karşılaşır.
Bu ayet, onun için bir müjde niteliğindedir:
“Sen
sabredersen, o sabır içinde açılacak bir nur,
bir tecellî saklıdır.”
- Zorluk: nefsin daralması, dünya ile sınanma, içsel karanlık
- Kolaylık: kalbe inen sekinet, feyz, ferahlık, Allah’ın nusreti
🌙 Seyr-u Sülûk Yolcusu İçin:
Bu ayet,
mürşidinin terbiyesi altında ilerleyen sâlike şöyle fısıldar:
❝Her nefis kırıldığında, onun altından bir
kolaylık doğar.
Her sabırda, Allah’a yakınlık gizlidir.❞
🧎♂️ Zikir ve Dua:
اللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِرَحْمَتِكَ مِنْ شِدَّةِ الْعُسْرِ، وَأَسْأَلُكَ
يُسْرًا فِي كُلِّ أَمْرٍ
“Allah’ım! Zorluğun şiddetinden rahmetine sığınırım. Her işte
kolaylık diliyorum.”
"يَا فَتَّاحُ، يَا لَطِيفُ، يَا نُورُ"
“Ey Kalpleri Açan, Ey Lütuf Sahibi, Ey Nur Veren!”
☊ Rahu: Lokman Suresi 33. Ayet
"فَلَا
تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا"
Yâ eyyuhen-nâsu’t-takû rabbekum,
vahşev
yevmen lâ yeczî vâlidun ‘an veledihî
ve
lâ mevlûdun huve câzin ‘an vâlidihî şey’en.
İnne
va‘dallâhi hakk;
fe-lâ
tağurrennekumul-hayâtud-dunyâ
ve
lâ yağurrennekum billâhi’l-ğağûr.
"Ey insanlar! Rabbinizden sakının.
Bir
günden korkun ki; o gün ne bir baba çocuğunun cezasını çekebilir,
ne
de bir çocuk babası adına bir şey ödeyebilir.
Şüphesiz
ki Allah’ın vaadi gerçektir.
O
hâlde dünya hayatı sizi aldatmasın!
Ve
sakın o aldatıcı (şeytan) sizi Allah hakkında aldatmasın."
🕋 Kısa Tasavvufî Açıklama:
- “Dünya
hayatı sizi aldatmasın”:
- Dünya süslüdür, cezbedicidir;
ama geçicidir.
- Ruh bu dünyaya esir olursa, nefsin karanlığına
gömülür.
- Tek çare: zikrullah, murakabe, feyizli sohbet.
- “Aldatıcı
Allah hakkında sizi aldatmasın”:
- Şeytan, “nasılsa Allah affeder”
diyerek gafil yapar.
- Gerçek Allah sevgisi, korkusu ve
tazimiyle beraber yaşanır.
🧠
1. Kalbin Korunması (حفظ القلب)
🔹 Ayetten
İkincil Mesaj:
“Rabbinizden sakının…”
→ Bu, sadece dışa yönelik değil, kalbin içe
doğru sakınmasıdır.
📌 Tasavvufî
açıklama:
- Kalp, nur
ile temizlendiğinde Rabbini tanır.
- Ama gafletle, dünya tutkularıyla
örtülürse, nefsin oyuncağı olur.
- Kalbi korumak:
- Şüpheli
lokmadan kaçınmak
- Göz,
kulak, dil, zihin – hepsinin
tesfiyesi
- Sürekli
iç murakabe: “Rabbim beni görüyor mu?”
📿 Kalp için
özel zikir:
"يَا نُورُ، يَا سَلَامُ، يَا مُهَيْمِنُ"
(Ey Nûr, Ey Selâm, Ey Gözetleyici!)
😵💫 2. Gafletten
Uyanış (الصحوة من الغفلة)
🔹 Ayetten
kilit ifade:
“Dünya hayatı sizi aldatmasın…”
📌 Tasavvufî
uyarı:
- Gaflet
(غفلة), tasavvufta ölümden beterdir.
Çünkü kalbin ölümü, Allah’tan kopukluktur.
- Dünya malı, şehvet, mevki gibi
şeyler nefsin süsüdür,
kalbin değil.
- İnsanın gafletten uyanışı, çoğu
zaman ya bir musibetle
ya da bir mürşidin feyziyle
olur.
📿
Uyanış için zikir:
"يَا حَيُّ، يَا قَيُّومُ، يَا رَبَّ الْقُلُوبِ"
(Ey Hayy, Ey Kayyum, Ey Kalplerin Rabbi!)
🐍
3. Nefsin ve Şeytanın Tuzakları (مكايد النفس والشيطان)
🔹
Ayetten açık uyarı:
“Aldatıcı sizi Allah hakkında aldatmasın.”
📌
Tasavvufî tahlil:
- Şeytanın en büyük hilesi:
“Allah gafurdur, nasılsa affeder” diyerek günaha teşvik etmek.
- Gerçek mağfiret
ümidi, tevbe ve pişmanlıkla birlikte olur.
- Nefis ise sürekli:
- “Bir kere dene.”
- “Zaten kimse görmüyor.”
- “Kalbim temiz, yeter.”
şeklinde fısıldar.
📿
Koruyucu zikir:
"يَا حَفِيظُ، يَا سِتِّيرُ، يَا مُنْقِذَ الْهَالِكِينَ"
(Ey Koruyucu, Ey Örten, Ey Helake Gidenleri Kurtaran!)
🔚
Özet Dua:
اللَّهُمَّ نَوِّرْ قَلْبِي، وَصَفِّهِ مِنَ الْغَفْلَةِ، وَقِنِي مَكْرَ
نَفْسِي وَكَيْدَ الشَّيْطَانِ
"Allah’ım! Kalbimi nurlandır, gafletten arındır, nefsimin ve
şeytanın hilesinden beni koru."
Ketu: Şems Suresi 9. Ayet
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
Kad efleḥe men zekkâhâ
“Nefsini arındıran (tezkiye eden) gerçekten kurtuluşa ermiştir.”
📚 Tefsirî ve Tasavvufî Açıklama:
📌 Ayetteki
anahtar kelimeler:
- أَفْلَحَ → Felâh buldu, kurtuluşa erdi
- مَن → Kim ki
- زَكَّاهَا → Onu (nefsini) tezkiye etti, arındırdı, saflaştırdı
🌀 Bu âyetin
muhatabı:
- Nefsiyle mücadele eden, onu tezkiye eden,
- Yani nurlandıran,
şehvetten, kibirden, riya ve gafletten temizleyen kişidir.
🌿 Tasavvufî Temellendirme:
Bu âyet, Tasavvufun özü ve hedefini tek bir cümlede
özetler:
تَزْكِيَةُ النَّفْسِ → النُّورُ فِي الْقَلْبِ → الْوُصُولُ إِلَى اللّٰهِ
Yani: Nefsin arınması → Kalpte nûr oluşması → Allah’a vuslat
🧘♂️ “تَزْكِيَةُ النَّفْسِ” (Tezkiyetü’n-Nefs)
nedir?
- Nefsin haram ve şüpheli şeylerden
uzaklaştırılması
- Dünya sevgisinin kalpten
silinmesi
- Kalbin nurlanması ve zikre
alışması
- Mürşid-i Kâmil’in terbiyesi
altında nefsi "emmare" hâlinden "mutmainne" hâline
ulaştırmak
📿 Zikir Önerisi (Tezkiye İçin):
"يَا نُورُ، يَا طَهُورُ، يَا قُدُّوسُ، يَا سَلَامُ، يَا مُصَفِّي"
🤲 Dua:
اللَّهُمَّ زَكِّ نَفْسِي، وَنَقِّهَا، وَطَهِّرْهَا، وَاجْعَلْهَا لَكَ
خَالِصَةً
“Allah’ım! Nefsimi arındır, temizle, pak eyle ve onu sadece Sana
ait kıl.”
📖
İlgili Diğer Âyetler:
- وَنَفْسٍ
وَمَا سَوَّاهَا، فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
(Şems 91:7–8)
→ “Nefse ve onu düzenleyene; sonra ona hem fücurunu hem takvasını ilham edene andolsun...”
Bunlar gösteriyor
ki nefsin içinde hem kötülük hem iyilik meyli vardır,
kim onu temizlerse gerçek başarıyı elde eder.
Bu latifelerin her biri
ilgili gezegenin enerjisini hayatınıza çekmek için güçlü birer frekanstır.
Umarım faydalı olmuşumdur
Yıldızlara Fısıldayan Kadın
0 Comments