Ad Code

Responsive Advertisement

Ortaçağ İslam Dünyasında İslami Astrologların Varoluş Çabaları Üzerine Bir Derleme

 


Bu yazının amacı, İslam ve Astroloji birbirine bağdaşmaz diyenlere akademik bir cevap olacak. Bir astroloğun Ortaçağ İslam toplumundaki sosyal durumunu yazacağım sizlere.  Ancak bu konuyu açarken ne astrolojinin ortaçağ İslam dünyasındaki teorik durumunu araştıracak ne de klasik kaynaklarda korunmuş olan yanlı ya da karşıt astroloji argümanlarını analiz etmeye çalışacağım.

Bu noktada, bu yazımda yalnızca ortaçağ İslamında bilinen astrolojik doktrinlerin teorik çerçevesinin esas olarak Aristoteles felsefesinin temel ilkelerinden geldiğini söylemek istiyorum. Bazı açılardan bakıldığında bu felsefe ile İslam astrolojisi aynı kaderini paylaştı ve başka şekillerde kendi başlarına bağımsız bir varoluş geliştirdiler, sonrasında ortaçağ İslamının daha büyük entelektüel resmine dahil edildiler. 

Aristoteles’in felsefesiyle olan bağlantının kanıtı ise , Aha Ma'iar al-Babi (doğum M.S. 886, Latin Albumassar) , dönemin en ünlü astrologlarından biri . Bu açıdan bakıldığında, o dönem şartlarında astrolojinin tıp bilimine benzer bir statüye sahip olduğu, her iki disiplinin de deşifre edici doğal felsefi bilimler olarak görülmediği varsayımı olduğu söylenebilir.

Bununla birlikte, bu teorik pozisyon maalesef pratikte aynı seviyede değer görmedi. Çünkü o günün arenasında astroloji, ortaçağ İslam tarihi boyunca popüler kalmasına rağmen, hiçbir zaman ilaca verilen ile aynı saygıyı göremedi. 

Bir tıbbi bilginin doğruluğuna saldıran çok az insan vardı, ancak astrolojiye saldıran bir sürü insan vardı. Dahası, bu kahramanların safları belirli sosyal sınıflarla ya da ideolojik bağlantılarla sınırlı değildi. Saldırganlar içinde ilahiyatçılar, hukukçular, filozoflar, matematikçiler ve hatta gökbilimciler de vardı. Bu bağlamda, sırf astrolojiye karşı yazmış olmak için yazanların ait oldukları entelektüel spektrumu göstermek amacıyla sizlere isimlerini listeliyorum. 

Gramer el-Halil ibn Abad (M.S. 786), 
şair Abii Tamrnh (M.S. 850) , 
El-Fgrabi (M.S. 950), 
İbn Sina ve (M.S. 1037),
İbn RuSd (M.S. 1198)
matematikçi Uklidisi (M.S. 952), 
Logianian alimi ve politikacı ibn Ali (M.S. 1001) ,
Gökbilimci Bian (M.S. 1050),
Ansiklopedist, ilahiyatçı ve hukukçu İbn Hazm (M.S. 1064) ,
Asarite teologlarından Al-Baki (M.S. 1013) 
İmam Al-Gazzali (M.S. 1111),
Tarihçi İbn Haldun (M.S. 1406), 
Hanbalit teologlarından İbn Kayyim al-Gavziyya (M.S. 1350),
Hatta Faly al-Din Al-Razi (M.S. 1209).

Bu yukarıda adı geçen alimlierimize saygımız sonsuz ancak kesin olarak savunduğumuz bir teknik gerçeklik var. Bireysel haritalar ve burcuların özellikleri, gezegenler ve etkileri gibi astrolojik doktrinlerin formülasyonları İslam Astrolojisine Hellenistik astrolojik doktrinlerden miras kalmıştır, diğerleri ise evrensel olarak doğu Fars ve Hint kaynaklarından gelmiştir. Bu gelenekler daha sonra “zagr, fa'l, iyrifa, irrifa ve anwri” gibi İslam öncesi Arabistan'ın ayrıcalıklı uygulamalarıyla birleştirildi. 

Daha önce de bahsettiğim gibi, bu makale astrolojinin teorik yönleriyle ilgilenmeyecektir. Canınızı sıkmayacağım hesaplama ve formül detaylarıyla . Bunun yerine, astroloğun kendilerinin yaptığı işi bilim saymayan toplum üyeleri tarafından nasıl algılandığını ve astoloğun sosyal rolü ile sınırlı kalacaktır yazılanlar. Astroloğun sosyal, ekonomik ve zaman zaman folklorik rolüne odaklanacağım ve ilk kez, ortaçağ İslam toplumunda yaygın olarak kabul edilen bazı algıları desteklemek için yazılı kelimenin dışından kanıtlar listeleyeceğim.

Ele alacağım kronolojik dönem esas olarak dokuzuncu yüzyıl - ki bu yüzyılda astrologların uygulamalarıyla ilgili sağlam kanıtlara sahibiz - onsekizinci  yüzyıl arasını kapsayacaktır. Odak noktamız astrologun sosyal algısı üzerine olduğundan ve astrolojik doktrinlerden bahsetmeyeceğim. Astrologların topluma ne ölçüde dahil edildiğine, hangi koşullara bağlı olduklarına, müvekkillerine, öğretmenlerine, elde ettikleri maaşlara ve astroloğun içindeki yeri için aşırı önem taşıyan diğer birçok benzer konuya ilişkin konular; daha büyük sosyal panorama. 

Ortaçağdaki astrologların ne durumda olduklarının yazılı olarak günümüze taşıyan , hayatta kalan bu tür biyografik eserlerin en ünlüsü, Radi al-Din Aha el-Qasim 'Ali'nin Farag al-mahmzim fi fa'rih' ulama 'al nugum'udur (Astrologların Tarihine İlişkin Endişeli Konforları) , Muss b. Ga'far b. Muhammed b. Tiwas (M.S. 1266). Bu kaynağın içinde neler sıralanmış , anlatalım istiyorum sizlere… 

İlaveten Adab eseri olarak bilinen edebi kaynaklar da bu konuda faydalıdır. Çoğunlukla kapsadıkları dönemin sosyal, kültürel ve edebi yaşamı hakkında fıkralar içerirler ve çoğu zaman astroloğun toplum içindeki profiline biraz farklı bir ışık tutarlar. Bazılarında, astroloğun öngörüleri ve bu tahminlerin yaptığı koşullar ile ilgili fıkralar astrolojinin uygulandığı gerçek durumları oldukça açıklar, ancak zaman zaman da karşıtcıların astroloji konusundaki görüşünü yansıtırlar. 

Astrolojiyi destekleyici veya düşmanca olsun aradığımız sosyal algının boyutlarından en az birini bize yansıtır. Bu durumu örnekleyen kaynaklardan bazılar ise kaynağın adı ise Amr b. Bahr (M.S.869) , Taniibi (M.S. 994) , Abii Hayyrin el-Tawhidi (M.S. 1009)’dir. İlaveten dönemin tüm profesyonelleri için özel önem taşıyan astrologların, polisin, piyasa müfettişinin ve kamu ahlakı davranışının genel uygulayıcılarının görevlerinin sıralandığı, Ibn el-Ubuwwa'nın (M.S. 1329) on dördüncü yüzyıldaki metnine başvuracağız. 

Meslek tarihçileri tarafından sıklıkla kullanılan benzer bir kaynak türü mihna literatürüdür, yani, amaçlanan meslek mensuplarının incelenmesi için özel olarak yazılmış metinler. Astrologlar profesyonel bir grup oluşturduğundan, kendi mihna metinleri de var, dönemin meslek locaları… Hayatta kalan bu metin onuncu yüzyıldan kalmadır ve uygulayıcı astrolog etiği kapsamında El Kababî (M.S. 960), Sayf el-Dawla el-Hamdhi  (M.S. 967) yazılmıştır. Bu kaynaklar yalnızca astrologların uygulamaları sırasında karşılaşabilecekleri zor problemleri saymakla kalmaz, aynı zamanda kendi döneminde pratik yapan astrologların genel bir bakışını da sunar. Astroloğun mesleğini hakkıyla yapıp yapmadığının test edilmesi gerektiğini öne sürdüğü sorular, muhtasibler, yani hisar yöneticileri, hekimleri ve diğer meslek mensuplarını test etmek için kullandıkları sorulara benzer.

Ortaçağ İslam toplumunda bir kişi nasıl bir astrolog olurdu? Buradan başlamak lazım …

Bir kişi Ptolemy Tetrabiblosu gibi büyük bir astrolojik metin çalışılabilir, bir efemeris kullanmak veya hatta oluşturmak için bazı temel astronomi ve matematiği öğrenebilir, daha sonra adım adım burç yapmayı öğrenebilir. Astronomik bilgilerin kullanımı ise de gerekli olayların zamanını belirlemekten dolayı kaçınılmaz. En temelde ki bu yetilere sahip olmalıdır. 

Tabii ki, hırslı bir astrolog bu materyali çok iyi ustalaştırır ve yeni gözlemler yaparak yeni parametreleri belirleyerek var olanın ötesine geçebilir. Prensip olarak, burçların tespiti için temelde ustalaşarak, kendi zamanındaki gezegenlerin konumlarını belirlemek için bir efemeris olan bir astrolabe ya da eşdeğerini kullanabilmek için kendi uygulamalarını geliştirebilir. 

Ancak olmazsa olmaz başka bir şey var. Ortaçağ astrologları tarafından takip edilen astroloji konusundaki bir başka yaklaşım ise ünlü bir astrologun ellerinde çıraklık yapmaktı. Eti senin kemiği benim felsefesinde paritikler yapmak . Örneğin Ebu Mansur (M.S. 845): El-Ma'min'in halifeliği sırasındaki ünlü gökbilimci / astrolog olan Ebu Mansur , Halife El-Mansur'in astroloğu olan dedesinin çırağı idi.

Usta-çırak sistemi ve öğretmenlikle ilgili benzer bir durumda, ünlü Buvayhid emiri Adud al Davla'nın (949-983) onuncu yüzyılın eşit derecede ünlü astronomu olan Abdül öğretmeni eşliğinde astroloji okuduğudur. 

Ayrıca, diğer astrologların öğrencileri olarak ünlenen bazı astrologları da tanıyoruz; bu, belirli astrolojik dogmaların yorumlanmasında kendi yöntemlerini takip ettiklerini veya doğrudan onlar tarafından eğitildiklerini ifade ederler. Günümüzde de aynı durum çok revaçta . 

İlaveten , ortaçağ islam dünyasında astrolojinin okul ortamında da öğrenilebilineceğine dair bazı kanıtlar da var. Astroloji okulu genellikle bir gözlemevindeydi ya da bir başka okuluna bağlıydı. Mesela Bağdat’taki El-Ma'mm’in, Orta Asya’daki Samarkand’da bulunan Ulug Bey’in (M.S. 1449) Orta Asya’da bilinen birkaç gözlemcisi ve İstanbul’da bu çalışmalara devam eden birkaç astronom ve astrolog bulunduğu biliyoruz.

Ayrıca , 1259'da Nadir i Dîn el-Tfisi (M.S. 1274) yönetiminde kurulan Mariiga Rasathanesi’nin, astrolojik araştırmalar yapmak üzere kurulduğunu da biliyoruz. 

Bir gözlemevine bağlı olmayan ayrı bir okulda da muhtemel astroloji öğretiminin bir başka örneği, İslam dünyasındaki en ünlü ortaçağ gezgini İbn Battuta (M.S.1350) ve babası Al-Falaki tarafından yaptırılan okuldur.  Tabriz'deki Falakiyya okulunu yaptırmışlardır. Al-Falaki bir astronomi dehasıydı. 

Bir astroloğun eğitimi tamamlandıktan sonra, ister kendisi ister bir öğretmen veya okul aracılığıyla bilgiyi edinmiş olsun, astrolog en azından temel astronomide başarılı olmak zorundaydı.

Bir harita çizebilmek için  İbn Tsviis, bir astroloğun ustalaşması gereken bir konu listesi hazırlamış ve bu listede, esas olarak astronomik konular tam iki sayfa dolu dolu yer  kaplamaktadır. El-Kaabisi'nin yukarıda belirtilen astrologların incelemesiyle ilgili metni, astrologların test edilmesi gereken yüksek teknik astronomik konuların bir listesini içerdiğini de doğrulamaktadır.

Astronomi ve matematik bilmeyen , matematiği incelemekte başarısız olan astrologlar, büyük olasılıkla Fas matematikçi, Al-Samav'al (Ka- ihimfi aktar al-a'mcil va-ahkcim (Astrologların kusurlarını açığa vurmak, hesaplamaları ve yargılarının çoğunu alır) diyerek nerede hata yaptıklarını matematiksel olarak ispat eder . Astrologlar ayrıca, bir efemerisi doğru kullanmadan önce matematiksel enterpolasyon ile ilgili en karmaşık matematiksel prosedürleri uygulayabilmeleri için tam bir matematik uzmanlığına sahip olmalı idiler. Bu durum ortaçağ islam dünyasında olmaz ise olmaz idi , peki şimdi , aslında hala olmaz ise olmaz , ancak çok denereje ettiler bu kısmını …

Bununla birlikte, astrologların teorik konularda  test edildiğini gösteren hiçbir kanıt yok. Mesleğini zaten uygularken en zor sınavlarıyla yüzleşmek zorunda kaldılar. Astrologların patronları tarafından eğlence amaçlı sorgulandıkları veya ne kadar doğru bildiklerini kontrol etmek için genellikle hazırlıksız olduklarında test edildiklerinden de bahsedilir .

Bununla birlikte, ortaçağ islam dünyasında ideal astrolog nadir olarak bulundu ve kaynaklarda astrolog olarak poz veren çeşitli şarlatanlardan da bahsediliyor. Aynen günümüzde olduğu gibi… 

Peki , ortaçağ islam dünyası astrologlarının kehanetleri  neleri kapsardı ?

İlke olarak, astrologlar, insan aklına gelebilecek her soruyu cevaplayabileceklerini iddia ettiler. Çünkü astroloji olayları açıklayabilen kapsamlı bir bilimdi. Ortaçağ İslamının astroloğu, aşağıdaki temel astrolojik uygulamalar ile ilgilenmiş gibi görünmektedir:

1. Omen astrolojisi. 

Bu tür bilinen en eski Babil astrolojisi tipinden çok farklı değildir . Bu alanda, biri krallıkların, ulusların ve zaman zaman bütün dünya hakkında yargılarda bulunur. Geleceği zamanların  tahmin etmek için başlıca gezegenlerin, özellikle de Satürn ve Jüpiter'inkilerin birleşiminin etkili olduğunu söylediler. Nil'in akışının bile astrologlar tarafından gökteki göktaşlarından etkilendiğini söylediler. .

2. Burçlar astrolojisi. 

Bu muhtemelen astrolojik tahminlerin en önemli dalıydı. Kişinin doğduğu andaki yıldızların pozisyonlarına danışılarak okunabilecek bireyin özelliklerine değinilirdi. Genel olarak, aynı ilke, belirli bir zamanda başlangıcı olan herhangi bir olayın açılacağını öngörmek için uygulandı. Bununla birlikte, bir çocuğun doğumu ya da doğum anı o çocuğun geleceğini tahmin etmek için büyük önem taşıyordu- özellikle de çocuk bir siyasi öneme sahip ise. Yaşamın başlangıcını işaretlemek için uygun an seçimi yapılırdı. 

Ibn Taviis, el-ZamaSari'nin (M.S. 1144) Rabi'nin El-Abririnden, Sassanyalı kralların astrologları getirip onları yatak odalarının içine alıklarından bahseder. Krallara, onlar gebe kalma anı için işaret vereceklerdi.

Şehir burcu bile doğum günü olarak kabul edildi ve insan haritasınınkiyle aynı özenle kullanıldı. Ya'qiibi ve Bipnir'in tarihsel raporları, Tunus'taki Bağdat ve El-Mahdiyya şehirleri için bu tür çalışmaların yapıldığını açıklıyor. 

Bağdat şehri için haritanın çalışılmasının ana amacı , astrologların Bağdat kentinde hiçbir halifenin ölmeyeceğini tahmin etmelerini öngörmek içindi. 

3. Masd ihtiyar (Sorgulamalar ve Seçimler). 

Bu tip astrolojik tahmin ilk ikisi kadar önemli değildir ve teorik olarak daha az desteklenir, ancak öyle olsa bile, çok daha yaygın şekilde uygulanmaktadır. Halife El-Mu'tamid 'in, Abii Ma'Sar'a sorduğu soruların içinde hırsızlık, kayıp , karı-koca ilişkisi ile ilgili sorularda vardır. Belirli bir görevin yerine getirilmesi için uygun zamanla ilgili soruları da . Ayrıca astrologların orduların birleşmesinden önce istişarede bulunduğu veya gerçek savaş zamanı belirlemede yer aldığını da iliyoruz. Dahası, astrologlar seyahat için uygun zamana karar verdiler .

Halife, al-Muktafi'nin (902-908) oğlunu tahtın varisi ilan etmek istediği zaman (902-908) yaptığı gibi, önemli bir konuya karar vermeleri gerektiğinde astrologlarına danıştılar. 

Son olarak, astrologların kritik anda, yani ölüm yatağında patronlarının yanında olması gerekiyordu. Ya krallığın gelecekteki durumu için harita yapmak , ya da patronun, hastalığın ölümcül olup olmadığını anlatmak (muhtemelen iradenin-vasiyetin yazılmasını da tavsiye etmek) ya da sadece doktorlara zamanın geldiğine dair tavsiyede bulunmak amacıyla orada olmak zorunda idiler.

4. Dünya döngüleri. 

Farklı bir doğum türü, doğal yıl gibi periyodik olayların, yani güneşin vernal ekinoksuna geri döndüğü veya meydana gelen Satürn ve Jüpiter'in döngüsü gibi iki gezegenin tekrar tekrar bağlanan bağları gibi döngüsel yeniden doğuşları. Yaklaşık her yirmi yılda bir. Bu yinelenen olaylar Ortaçağ İslamının astrologlarını fazlası ile meşgul etti.  

5. Matematiksel problemler. 

Astrologlardan astronomi ve matematik becerisine sahip olduklarından, bazen bir caminin kıble (yani, Mekke'nin yönü) gibi astrolojik olmayan konuları da belirlemeleri istendi. Kıble hesabı, prensip olarak, küresel bir trigonometri hakkında oldukça karmaşık bir bilgi gerektiren bir problemdir. 

Burada toplanan kanıtlar, karşıtların çok olmasına rağmen, astrologların Ortaçağ İslam toplumunda çok karmaşık bir rol oynadığını gösteriyor gibi görünüyor. Hem dini hem de yasal olarak kaşların kendilerine çatıldığı bir bilgi ticareti yaparken, o toplumdaki diğer meslek sınıflarının işgal ettiğinden çok farklı olmayan kendileri için bir niş açmayı başardılar. Diğer zanaatkarlar gibi, sanatçılar ve profesyonellerin de himaye olmaları için sistematik bir başarı ile desteklenmiş görünüyorlar.

Bununla birlikte, pratik astroloji, teorik temellerine yönelik sayısız teorik ve dini saldırıya rağmen, o toplumda yaygın bir kabul gördü. Astroloji bilgisine sığınmış gibi görünen çevreler temelde politik çevrelerdi, çünkü bu çevrelerde astrologların hizmetlerine çoğunlukla ihtiyaç duyuluyordu. Prensler, yöneticiler, halifeler ve yerel yetkililer, herhangi bir büyük ithalat eylemine başlamadan önce astrologlara danıştılar. Devletin astrologlara danışmadan ya da tahminlerine aykırı olarak ciddi eylemleri gerçekleştiren cesur olanlar büyük şiirsel şöhretlerle kutlandı.

Popüler düzeyde, insanlar günlük yaşamın endişeleriyle bağlantılı çeşitli nedenlerle astrologlara başvurdular. Bir kişinin yaşamındaki tüm önemli geçiş noktalarının astrolojik konsültasyon için yeterince önemli olduğu kabul edildi. Bu geçiş noktalarından en önemlisi doğal olarak doğum anıydı ve bu zamanlarda astrologlara danışıldığına dair çok sayıda kanıt var. 

Özetle, ortaçağ İslam dünyasında astrolojik tahminler ve aktiviteler yelpazesi insan yaşamının neredeyse tüm yönlerini kapsıyordu. Veeee, astrologlar toplumun üst düzey insanlarına danışmanlık veriyorlardı…

Yine kafalar oldu sanırım bir milyon … Neyse şimdilik benden bu kadar 
Takipte kalın 
Yıldızlara Fısıldayan Kadın 
Gülşen Kayıkcı
İslami Astrolog

Post a Comment

0 Comments

Close Menu