Ad Code

Responsive Advertisement

Astrolojide Aile Travması Göstergeleri : Kul Hakkının Gelecek Nesillere Aktarımının Neden Olduğu Hastalık ve Sorunlar : Aile Dizilimi Gerekliliği Tespiti

 

Her birimiz, istisnasız, ailelerimizin travmalarını taşıyoruz. Bunun sebebi travma aktarımının sadece zihinsel veya ruhsal değil fizyolojik; epigenetik ve embriyolojik bir karşılığı olmasında yatıyor.

Aktarım orijinal travmayı yaşayan kişinin beyninde gelişen stres tepkisi aracılığıyla yapılıyor. Yoğun olarak hissedilen orijinal stres, alıcı kişinin genetiğinde yani DNA’sında bir tür kimyasal değişime yol açıyor. Bu değişim o kişinin strese adapte olabilmesi için gen gösterimlerinin bastırılmasına ya da aktive edilmesine yol açıyor. Bir başka deyişle travma, genetik dizilimde bir tür kimyasal etiket bırakıyor.

Kalıtsal travmaları iyileştirebilmenin yolu yaşamımızda sürekli olarak ters giden, bize sorun yaşatan olay, duygu veya düşünce yapısının aile geçmişimize ait olup olmadığını anlamakla yani aile ağacımızı derinden irdelemekle başlıyor yani "atalardan kalma alarm saati“ni keşfetmek, kötü etkileri de bertaraf ediyor. Bu düğümün çözümü için ilk adım fark etmek...

Bu yazımda aile travmalarının bedende yarattığı hastalıklardan bahsetmek istiyorum.Kime sorsam hasta, hele ben en çok hasta olan, yılın 365 günü bir derdim var mutlaka… Bazı hastalıkların sebebinin karmik borç olduğunu hiç düşüneniniz oldu mu? Ben artık eminim…

Burada dünyada çektiğimiz hastalıklar, eski zamanlarda atalarımızın yaptığı eylemlerin ürünleri. Her eylemin bir tepkisi var ve hiçbir eylem uygun bir şekilde ödüllendirilmeden kalmaz. Kötü eylemler, yapan kişi üzerinde acı etkileri olmadan gitmez, yani kişi yaşadığını yaşatmadan gitmez, az ya da çok. Ancak bu dünyada hesap kesilememiş ise borcun devamını soyun gelenleri ödemeye devam eder. İşte bu yazıda ataların hangi davranışlarının sizin rahatsızlanmasına sebep olduğunu açıklamaya çalışacağım, tuşlara basan parmaklarım dert görmesin …

Cehennem, modern rasyonalist zihnin tasarladığı gibi hayali bir kurgu değil. Deneyci yalnızca duyu temasına-deneyimine inanır ve kendi aklının almadığı konuları yok sayar. Ancak bu durum, insanın kavrayışının ötesindeki gerçekleri göz ardı etme nedeni olduğu anlamına gelmez mi? Bu dünya küresinin en somut gerçeklik olduğunu ve diğer alemlerin sadece hayal ürünü olduğunu iddia etme hakkımız yok, sırf bizler gidip oraları deneyimlemedik deyü…

Yıldızlar, sırf biz onları öyle algıladığımız için gökyüzünde titrek bir ışıkla titreşen noktalar haline gelmezler. Amerika'yı imsanlık keşfetmemiş olsa ise, böyle bir ülkenin varlığını inkar etme hakkımız olacak mıydı? Yok, yoookkkk… yok.

Hem sezgisel hem de rasyonel kanıtlar, hem doğa hem de boyut olarak tamamen farklı olan öte dünyaların varlığını kabul etmemiz için var.  Fahreddin Razi dünyamızın algımızın ötesinde var olan birçok diğer büyük dünya arasında sadece bir atom olduğunu ve her şekilde ondan farklı olan birçok diğer dünya arasında belirli bir çeşitlilikte olduğunu söyler. Eski Hint bilgini Vasishtha'nın bakır, demir, altın vb. gibi farklı malzemelerden yapılmış, su, süt ve benzeri şeylerle dolu ve yılanlar, hayvanlar, şeytanlar vb. tarafından mesken tutulan dünyaların var olduğu şeklindeki açıklaması da red edilemez.

İnsanların tek başına diğer tüm dünyalarda da yaşaması ve aynı dünyevi koşulların tüm varoluş düzlemlerinde geçerli olması gerekli mi, bence böyle bir zorunluluk yok. Evren, her türlü yaşam ve deneyimi kapsayan çeşitli Bilinç derecelerinde Sonsuz Mutlak'ın kademeli bir ifşasıdır. Sonsuz büyük bir Harika ve Evren’in rahminde hangi şeylerin geliştiğini bizler bilemeyiz! Biz ve dünyamız, evren içindeki birçok şeyden sadece biriyiz! Alemlerin Rabbi Allah’ın başla mahlukat yaratmaya gücü yetmez mi sanırız? Haaaşaaaa….Sonsuzlukta birçok alem var ve dünya, cehennem, cennet, insanlar, hayvanlar, melekler, şeytanlar, hepsi evrenin farklı mizaçlara sahip çocukları değiller mi? Bu alemler hem bireysel mizaçları hem de içeriklerinin mizacı bakımından farklılık gösterirler.

Dünya alemindeki cezaların ve belaların herhangi bir İlahi Varlığın bizlere ders olsun diye veriği gazabından kaynaklanması gerekmesi Allah’ın Rahman sıfatına ters düşmez mi?  Ki atalarımızdan aktarılan soy genetiğimizin bizim bedenimizde kendini göstermesinin sorumlusu neden İlahi Yaratıcı olsun ki?

Cehennemler, bizim bu ölümlü dünyamız kadar gerçek dünyalardır. Sadece tezahürlerinin düzleminin inceliğinde farklılık gösteren bölgelerdir. Aşağıda listeleyeceğim günahkarların DNA üzerindeki kaydı soy devamında burada sayılana eşit bir acı deneyimi, doğrudan veya başkalarının aracılığıyla soy devamının çekeceği bir dünya hayatı anlamına gelebilir. Bu nedenle bir eylem yapar iken sadece kendi günahım ben çekerim demekten ziyade, yavrularımızı, yavrularımızın yavrularını, canlarımızı da düşünelim…

Zaten Hacı Bektaş-i Veli’ye ait olduğu bilinen “Eline, beline, diline hâkim ol.” sözü insanın nasıl olması gerektiğini anlatmaz mı aslında?

Peki neden el? Çünki insanın eli her türlü iyiliğin ve yine kötülüğün uygulayıcısıdır. İnsan eline sahip olmadı mı katil, hırsız olur. İnsan eline sahip oldu mu üretir. Üreten ve yaratan, çaba sarf eden, emek harcayan insanda güzel insandır. Güzel insanda kendisinden başlayarak topluma hizmet edendir. Toplumsal huzuru, barışı sağlayandır.

Peki neden dil? Dil insanlar arasında iletişimi sağlayan organdır. Bir insan dilini iyilik için de kullanabilir kötülük için de. İnsan dilini yalandan, riyadan, sahtelikten korumalı ve yalana, sahteliğe alet etmemeli, yani diline sahip olmalı. Duyduğu olumsuzlukları düzeltmeli, yalandan kaçmalı, kilit vurmalı. Dilini iyi, güzel insanı ve dolayısıyla toplumu huzura kavuşturacak şekilde kullanmalı.

Peki neden bel? İnsan kendi hayvani cinsel güdülerine hakim olmadı mı her türlü sapıklığı yapar. Sapıklık, toplumsal çürümeye, ahlaksızlığa götürür. Bunun zıddı olan, yani insan cinselliği olumlu anlamda bir üreme aracı olarak değerlendirdiğinde sonuç yine toplumsal ve bireysel huzur olur. Yine insan doğan çocuğuna gereken ilgiyi göstermedi mi o çocuk toplumun başına belâ olur, her türlü zararlı olaya açık olur. Demek ki; insan eline, beline hakim olmakla salt hayvani güdülerini dizginlemiyor. Bununla beraber oluşturduğu aile sistemiyle kendisinin vesile olduğu çocuğunu da eğitir.

Bu söz, Sûfi Yolunda çok önemli bir ilkedir aynı zamanda. Bu sözde geçen

“el”in esi (elif) harfi,

“dirin dsi (dal) harfi,

“belin b’si (be) harfi

Arapça’ya göre bir söz oyunuyla bitiştirilirse ortaya “edeb” kelimesi çıkar.

Sûfi Yolunda edebin çok özel bir yeri vardır. Bunun için “Edeb Ya Hû” “İlla edeb” sözleri sûfilerin dilinden düşmez.

Şimdi eline diline beline sahip çıkmamanın soylara aktarımı nasıl olacak. “Edeb Ya Hû” diyerek başlayalım…

  • Başkalarına hakaret eden, sözünü tutmayan, bir başkasını büyük bir hayal kırıklığına uğratan, bir kimsenin malını elinden alan, başkalarını toplum içinde rezil eden ataların soyu ruhsal azap ve acı çeker, ağır depresyon yaşar.
  • Bir hayvanı hapsedip ölçesine sebep olan, yuvasının deliğini tıkayan, birilerinin boğularak ölmesine sebep olan, herhangi bir canlıya işkence eden ataların soyundan gelenler astım, akciğer hastalıkları, zatürre, bronşit (şiddetli), zatürre vb. hastalıklara yakalanırlar.
  • Başkalarını zehirleyen, zehirli aletlerle öldüren veya yaralayan ataların soyundan gelenler akrep sokması ve yılan ısırması, zehirli hayvan saldırısına maruz kalabilir. Sık sık gıda zehirlenmesi yaşarlar.
  • Başkalarına zulmeden ve onları aşırı kibirli davranıp zorla köle eden ataların soyundan gelenler lenfatik damarların tıkanması nedeniyle deri altı dokularda ödem, hipertrofi ve fibroz ile karakterize edilen hastalıklar yaşarlar.
  • Cimri ve tefeci olan, alacaklılarını aşırı faizle mahveden, yoksullaştıran ve açlığa sürükleyen ataların soyundan gelenlerin iki yakası bir araya gelmez, müsrif olurlar, paralarının bereketi olmaz, birikim yapamazlar.  
  • Fahişelerle birlikte olan, zina eden ve kirli bir hayat süren ataların soyundan gelenler cüzzam ve genetik yolla bulaşan hastalıklara yakalanır.
  • Fiziksel gücüyle gurur duyan ve gücünü başkalarına zulmetmek ve onlarla kavga etmek için kötüye kullanan ataların soyundan gelenler epilepsiden muzdariptir.
  • Kadınlara şehvetle bakan, başkalarının malına göz diken, başkalarının iyiliğinden üzüntü duyan, hasetlik eden ataların soyundan gelenler kalıcı görme kusurlarına sahip olurlar.
  • Bir evi ateşe verip başkalarının ölümüne neden olan ataların soyundan delenler sedef hastalığından ve (Erysipelas) ciltte kırmızı lekeler – gülcük hastalığından muzdarip olurlar.
  • Başkalarına bozulmuş yiyecekler satıp zehirleyen, pirince taş katan ve otellerde servis eden, süte su katan ve saf süt diye yüksek fiyata satan, malına haram karıştıran ataların soyundan gelenler kolik ve gastrit problemleri yaşarlar.
  • İkiyüzlü olan, iyilik ve erdemlilik kisvesi altında sürekli olarak başkalarına küçük tiranlıklarla eziyet eden, sürekli olarak küçük çocuklara kötü davranan, döven ve sert davranan ataların soyundan gelenler mantar, ezgema vb. gibi kaşıntılar ve cilt hastalıkları geçirirler.
  • Dedikodu yapan, başkalarına hakaret eden veya başkalarının hakaret duymasına neden olan ataların soyundan gelenler sürekli olarak kulak çınlaması, kulak tırmalayan ve acı veren uğultu sesi olan ve kulak iltihabı çekerler.
  • Babalarına itaatsizlik edip onları mahkemeye sürükleyen oğullar olan ataların soyundan gelenler  Lökoderma ve görme kaybı yaşarlar.
  • Mahkemelerde gerçek ile yalanı çarpıtan avukatlar, bildiği halde delileri görmezden gelen hakimler, yalancı şahitlik eden ataların soyundna gelenler renk körlüğü, şaşılık, katarakt gibi göz problemleri yaşarlar ve sakat doğarlar ve hafız kaybı yaşarlar.
  • Bombaları icat eden ve bunları masum halkın üzerine atan bilim adamları olan ataların soyundna gelenler çok sayıda tehlikeli ve tedavi edilemez hastalığa yakalanacaklar.
  • Hastalara kötü davranan, yüksek ücretler talep eden işe yaramaz ilaçlar veren zalim doktorlar olan ataların soyundan gelen kadınlar vajinismus, rahim hastalığı ve polikistik over geçirirler. Gebe kalmaları zor olur ve doğumlarında ciddi komplikasyonlar yaşanır, gebeliğin ilk dönemlerinde yoğun vajinal ağrı ağrılar ile düşük ya da gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ölüm doğum yapabilirler
  • Sahte şeyhlik yapan ataların soyundan gelen erkekler gençliklerinin baharında aniden iktidarsızlığa yakalanacak ve cinselliğin zevklerin tadını çıkarmayı hevesle umarken korkunç bir hayal kırıklığı yaşayacaklar.
  • Sarhoş edici maddeler ve içkiler içenler ve ahlaksız davranışlarda bulunan ataların soyundan gelenler pre-matüre, erken doğum veya düşük ağırlıklı bebek olarak doğacak ve nevrotik bozukluklar çekeceklerdir.
  • Hayvanları yiyecek ve içeceklerinden mahrum edenler ve masum hayvanlara eziyet eden ataların soyundan gelenler dişeti hastalıkları yaşarlar, tüm dişlerini kaybederler ve boğazlarında ülser oluşur.
  • Hapishanelerde insanlara işkence eden ataların soyundan gelenler sakat ve felçli olarak doğacaklar ve kronik sinir ağrıları ve romatizmal rahatsızlıklar çekecekler.
  • Allah’a küfür edenler, şirk koşanlar, pirler, evliyalar ve kutsal yazılar hakkında kötü konuşan ataların soyundan gelenler dil ve gırtlak kanseri olup dilsiz olacaklar.
  • İnsanların mallarını çalan ve fakirlerin haklarına göz diken ataların soyundan gelenler salgın hastalık kurbanı olacaklar ve kronik olarak her salgıncda şiddetli nüksetmeler ve komplikasyonlar yaşayacaklar.
  • Kutsal kitapları yakan ve manevi literatürü yok eden ataların torunları mide ülseri ve kanser olacaklar.
  • İşçileri zor şartlarda çalıştıran ve fabrikalarda vb. çok düşük ücretler ödeyen kapitalistler olan ataların soyundan gelenler astım nöbetleri geçirir, boğulma tehlikesi yaşar, beyinde tümörü sebebi ile dayanılmaz ağrılar çekerler ve ayrıca gut, romatizma, lumbago ( bel kayması, bel ağrıları) ve kamburluktan muzdarip olurlar.
  • Sahte kaygılarla kitleleri aldatanlar, yalan haber yapanlar ve topluma korku pompolayan ataların soyundna gelenler kronik ishal ve hazımsızlık, kansızlık ve yetersiz beslenmeyle birlikte dalak hastalıkları geçirirler.
  • Bayat sebze ve meyveleri, bozulmuş buğday ve pirinci taze göstererek yüksek fiyata satan ataların soyundan gelenlerin saçları dökülür, lökoderma, çürük dişler ve katarakt rahatsızlıklarından muzdarip olurlar.
  • Vurguncu ve karaborsacı ataların soyundan gelenler tedavisi olmayan obezite, lenf rahatsızlıkları ve midede tümörü geçirirler.
  • Dedikoducular, dedikoducu ve hain ataların soyundan gelenlerin başlarında ve omuzlarında çıban çıkar, sırtlarında egzama vb. çıkar.
  • Kapıya gelen Tanrı misafirine, aç misafire yemek vermeyen ataların soyundan gelenler diş eti hastalıkları ve mide ülseri olurlar.
  • Astlarına, katiplere ve uşaklara yasadışı bir bahane bulup gereksiz yere para cezası keserek baskı yapan memur ataların soyundan gelenler kronik baş ağrısı, akut baş dönmesiyle birlikte yüksek tansiyon çekerler.
  • Kamu parasını kötüye kullanan ve zimmete para geçiren memur ataların soyundan gelenler su toplaması ve septik ateş geçirirler.
  • Karılarını döven kocalar ve çocuklarını anlamadan döven ebeveynlerin soyundan kalp ağrısı, kronik diş ağrısı ve nefrit geçirirler.
  • Çalışıyormuş gibi davranıp haksız yere kazanç elde eden işgören ataların soyundan gelenler felç geçirebilir ve uzuvlarda titreme ve çarpıntı çekerler.
  • Mış gibi, sırf gösteriş olsun diye ibadet eden, dindar görünüm insanları kandıran, Allah adına para, giysi ve yiyecek maddeleri talep eden ataların soyundan gelenler aşırı safra hastalıkları, kusma ve kronik ishal ve körlük yaşarlar.
  • Çocuklarına şefkat göstermeyip, çocuklarını ahlaksızlığa zorlayan ebeveynlerin soyundan gelenler akut solunum yolu hastalıkları, difteri, zatürre, vb. geçirirler.
  • Bir masumun insanın canına kıyan ataların soyundan gelenler verem hastalığı çekebilir.
  • Bir hayvanın canına kıyan ataların soyundan gelenler kambur olabilir. 
  • Bir bakirenin katili ataların soyundan gelenler cüzzam hastalığına maruz kalır.
  • Bir kadına tecavüz eden ataların soyundan gelenler iktidarsız ya da kısır olur.  
  • Açgözlülük yüzünden yenmemesi gerekeni yiyen ataların soyundan gelenler obez olur.
  • Öğretmenine gururundan dolayı hakaret eden ataların soyundan gelenler sara hastası olur.
  • Yalan yere tanıklık eden ataların soyundan gelenler dilsiz olur.
  • Yalan söyleyen ataların soyundan gelenler kekeme; yalan dinleyen ataların soyundan gelenler sağır olur.
  • Mücevher, altın ve değerleri madenleri çalan ataların soyundan gelenlerin tırnakları hastalanır.

Travma geçmişi doğum haritasından görülebilir mi? Tabi ki, özellikle D12, D40,D45,D60 haritalarında travmanın türü, hangi aile ferdinin favranışından dolayı yaşandığı tahmin edilebilir.

Nasıl olduğunu merak edenler, birkaç örnek çözdüm, merak edenler tıklasın.

Umarım faydalı olabilmişimdir.

Gülşen Kayıkcı

İslami & Karma Astrolog


Post a Comment

0 Comments

Close Menu